sözler
 
  ANA SAYFA
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  ŞİİRLERİM
  DİNİ AÇIKLAMALAR
  iLAHi MP3 LER
  PİRLERİN PİRİ HZ.ALİ
  HZ.HÜSEYN VE HZ.HASYN
  HZ.HÜSEYN (R.A.) NİN MAKAMI
  EHLİBEYT
  PEYGAMBERİN VARİSİ İMAMLARDIR
  ESMA-ÜL HÜSNA ZİKİRLERİ
  ALEVİ SEMAHLARI
  MEVLEVİ SEMALARI
  KADR-İ ZİKİRLERİ
  Alevi Türkler (Alperenler, Kızılbaşlar, Horasan Erenleri)
  FORUM
  HACI BAYRAM-I VELİ HAYATI
  AHMED-ÜL BEDEVİ
  ABDULKADİR GEYLANİ
  MEHMET EMİN TOKADİ
  MUTLAKA İZLEYELİM
  AZİZ MAHMUT HÜDA-i
  CAFER-İ SADIK
  HADİSLER
  KERBELA
  EVLİYALARIMIZ
  => ABDULLAH DAĞISTANİ HZ.
  => EŞREFOĞLU RUMİ HZ.
  => RABİA-tül ADEVİYYE
  => ABDÜLKÂDİR GEYLÂNÎ
  => HACI BAYRAM-I VELÎ
  => ÜVEYS-el KARÂNÎ
  => ŞAH -I NAKŞBEND MUHAMMED BAHAÜDDİN BUHARÎ
  => ŞEYH ŞAMİL
  => SADREDDÎN KONEVÎ
  => ABDULHÂLIK GÜCDÜVÂNÎ
  => ALİ HAYDAR AHISKAVÎ
  => AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ
  => İSMAİL HAKKI BURSEVİ
  => İBRAHİM HAKKI ERZURUMÎ
  => İMÂM-I RABBÂNÎ
  => MEVLÂNA MUHAMMED CELALEDDİN BELHİ / RUMİ
  => MEVLÂNA CELALEDDİN [K.S.] MENKIBELERİ
İSMAİL HAKKI BURSEVİ

                             İSMAİL    HAKKI  BURSEVİ

                                     [ Kaddesallahu  Sırrahulaziz ]

Hicri 1060 senesi Zilkade başlarında Miladi 14 Eylül 1652 yılında bir Pazar günü Aydos' ta dünyaya teşrif etmiştir.İsmi İSMAİL ,  lakabı HAKKI dır. Otuz seneden fazla  ikamet ettiği  Bursa' da Hakka yürüdüğü için ve   aynı zaman da Mesnevi şarihlerinden İsmail Ankaravi' den ayırmak maksadıyla
Bursevi nisbesiyle anılmıştır. İslami ilimlerde derin bilgiye sahip bulunması ve çok sayıda eser vermiş olması yanında  tasavvuf sahasında şöhret bulmuş Celvetiyetarikatı mürşidlerindendir.Ruh'ul-Beyan Tefsiri müellifi olarak tüm İslam aleminde tanınmıştır. Alim, mutasavvıf, şair, hafız, bestekar, hattat olarak birçok üstün vasfıyla ilim camiasında  bilinir.

Yedi yaşında anadan öksüz kalan İsmail Hakkı Hz. lerinin babası  İstanbul'un Aksaray mahallesinde sakin iken büyük yangında evi yanıp kül olduktan  sonra Aydos'a yerleşmiştir. Babası Mustafa bin Bayram bin Hüdabende İstanbul ahalisinden olup,  o zaman için devlet erkanından pekçoğunun da bağlı bulunduğu Zakirzade'nin halifesi, Celveti meşayihinden Atpazari Osman Efendi diye şöhret bulan Şumnu'lu Osman Efendi'ye intisab etmiştir.İsmail Hakkı Hz.lerinin ileride şeyhi olacak olan bu Zata babası küçük yaşlarda İsmail'i getirmiş elini öpüp duasını almasını temin etmiştir. Büluğ çağına geldiğinde, Osman Efendinin Halifelerinden Abdülbaki Efendi'den okumağa başlamış, tahsili bir hayli ilerlemiş, İstanbul'a gitmesinden  sonra dayanamayarak O da bir müddet sonra arkasından gelmiş, huzura dahil ve muradına nail olmuştur. İsmail Hakkı Hz. leri mürşidi Osman Fazlı (K.S.)'in  terbiyesi altında, İslam'ı her şeyiyle yaşamaya azami gayret eden mümin bir babanın himayesine manevi havayı teneffüs ederek büyümüştür.Tahsilini İstanbul'da ikmalden sonra tasavvuf yoluna sülük ile feyiz ve kemal kazanmış ve bir çok fazıl insanlar yetiştirmiştir.

1092 tarihinde halkı irşad etmek, talebe yetiştirmek, tedris ile meşgul olmak, camilerde vaazı nasihatta bulunmak, cemiyet ahlakını takviye etmek, kısaca emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker vazifesi ile Köprülü'ye, oradan da 1093 tarihinde Üsküb'e gitmişler ve bir müddet orada da bulunmuşlardır.

İki defa Osmanlı ordusu ile sefere çıkarak fiilen savaşa  katılmışlardır. İki defa da ziyarete mazhar olmuşlardır.

1096 tarihinde Bursa'ya gelmişlerdir.Üstadlarının Kıbrıs adasında Magosa kalesine nefyi kendilerini çok üzmüş ve ayrılığına dayanamayarak ziyaretlerine gitmiştir.Hazret buna çok memnun olmuş, kendilerine büyük himmet ve lütuflarda bulunmuş, sırr-ı tevhidi o zaman anlamıştır.

Azizin 1102 tarihinde vaki olan vefatına ziyade mükedder olarak şu tarihi beyti söylemiştir. Hayfa hasretle didim tarihin Eyledi ahir Azizim elveda... (1102)

İsmail Hakkı Hazretleri bundan sonra bir müddet Bursa'da ikamet etmişler vaaz, nasihat ve neşr-i tarikatla meşgul olmuşlar, (1111)'de Hac'ca gitmişlerdir. O sırada yazdığı Esrar-ı Hac kitabı ile bazı kitapları zayi olmuştur. (1129)'da olunan manevi işaret üzerine Şam'a gitmişler, manen Şeyhü'l-Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin iltifa'tına mazhar olmuşlardır. Kitabü'l-Hitab , Kitab'un Necat , Amme Tefsiri'ni bu sırada te'lif buyurmuşlardır.

Üç sene sonra yine işaret-i manevi ile dönmüşler, Üsküdar'da mekan tutmuşlardır.Burada da boş durmayıp, büyük küçük otuz kadar eser yazmışlardır.

Cenab-ı Üftade ve Pir-i Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerini rüyada görüp işte "Üftade, 'Üftade; Hüdai, Hüdai sende onlara vasıl oldun." tebşiratında bulundukları Bursevi'nin Kırk Hadis Şerhi eserinde   münderic olup hakikaten Tarik-i Celvetiyye'nin  medar-ı iftiharıdırlar.

Tarik'ine ve Şeyh'ine ifrat derecesinde bağlı ve muhabbetli olup halkı davet etmiş ve adeta Vuslat-ı ilaLlah'ın Celvetiyye yoluna girmekle olacağına kail olmuşlardır.

Başlangıçta  tasavvuf yolunda daha sessiz  çalıştıkları, pek sır faş etmedikleri hatta bazı sufilere "Faş-ı esrar-ı Tevhid ediyorlar" diye itirazda bulundukları halde sonraları kendileri çok daha açık hareket etmişlerdir.

(1135) senesinde tekrar Bursa'ya teşrif ile halen günümüzde mevcut bulunan Dergah-ı Şerifeyi on kese akçe sarfı ile inşa etmişler, manevi bir işaret üzerine Cami-i Muhammed-i olarak tesmiye etmişlerdir.Şu tarih-i beyitleri söyleyerek tevhidhane kapısı üzerine ta'lik eylemişlerdir.

Kale İsmailü'l-Hakkıyyi'l-Münzevi
Fi makam-ı salikıhül kadhedev
Celvetiyyü'l-intisabi fi't-tariki
Ekberu's-sırri fi men Ürşidü
Veffekalahül kerim el'müstean
Men yedi kad tame haze'l-meşhedü
Bel sivel faalü la fihi şerikün                                                                                                                    Vahhidullahe teala vahhidü                                                                                                                    Vefalü'l-hayra, recen lil felahi                                                                                                                   Vezkürullahe kesiran tehtedü
Eyyülhe's-safiyyeh ehlüls sefa İn eradtüm, iktiraben fescüdü                                                                               Kale li't-tarihi banihi'l-fakiri Temme beytullah-i sallu va'budu..

İsmail Hakkı Bursevi (K.S.) ömrünün en ufak bir  anını boşa geçirmemiş, sa'y ve gayretten geri durmamış, gah te'lifat ile gah Kayahan, Orhan, Ulu Cami gibi mabedlerde vaaz ve nasihatta bulunmuş, dergahında Tefsir ve Buhari-i Şerif okutmuş, terbiye-i salikan ve irşad-ı taliban ile sohbet ve müşküllerini hal için buluşmuştur. Zaman zaman asrın sufi, mürşid ve ilim adamları ile de buluşup sohbet buyurmuşlardır.

İrtihaline yakın te'lif buyurduktan eserlerin çokluğuna bakılırsa, harika olduğuna ve keramat-i ammelerinden bulunduğuna şüphe edilemez. Kerametleri pek çok ve meşhur olup burada sayılması mümkün değildir. Haklarında bir hayli menkıbeler yazılmış olup, bazıları ise kendi eserlerinde sülukları esnasındaki hallerini beyan sırasında bi'l-münasebe zikredilmiş olduğundan arzu eden zevat-i kiram onlara müracaat edebilirler. Hazretin terceme-i hali, bir kaç muazzam cildi ihtiva eder. Bilhassa silsile-i namelerinde ve eserlerinin çoğunda tafsilatlıca ma'lumat mevcuttur.

Hanımı, "Acaba hangimiz daha evvel irtihal edecek?" diye merak edermiş.Bir gün; "Aman efendim! Bu kadar kitaplar yazıyorsunuz bir kelam-ı kadim yazıp da bu cariyenize inayet buyursanız," diye ricada bulunmuş. "Bir kaç gün çilehanemize girme de, yazalım" buyurmuşlardır. iki üç gün sonra kadıncağız merak edip gizlice gelir kapıyı açar. Görür ki kırk kadar İsmail Hakkı yazı yazıyor. Hayrette kalır.

Cenab-ı İsmail Hakkı Hazretleri (k.s.) işte böyle müstesna bir hayat yaşamakta iken 75 yaşlarında   14 Zilkade 1137 tarihinde alem-i cemale  intikal etmiş ve inşa ettirdikleri Mescid ve   Dergah-ı Şerifin mihrabı önünde Rahmet-i Rahman'a emanet edilmiştir...Türbe Bursa'nın tarihi bölgesinin ortasında Tuz Pazarı civarında olup ziyaretgahdır.

Hak dedi, azm eyledi
Hakkı efendi cennete.

mısraları ölüm tarihi olan   (1137) ye işaret eder.

Alem-i Ahirete irtihallerini, bazı eserlerinde ima buyurmuşlardır.Hatta; "Kebeş ruhum Hak'ka kurban eyledim."diye (1137) tarihi, vefatını sarihen gösterdiğini şair Baki Efendi(r.a.) vefatlarından sonra söylemiş, sonra hesap ettiklerinde tevafuk ettiği görülmüştür.

Keza "Naktü'l-Hal"isimli eserlerinde şu nutuklarının;

Aşk ile tut kuşe-i daman-i şer'i Ahmed'i (SAV.)
Abd-ı mahz ol bulmak ister isen felah-ı sermedi
Cam-ı feyzi vahdet-i Zatiyye'den nuş eyle kim,
Olasın bu bizim hassan (haslar) içre merd-i evhadi.
Sidre-i tuba'yı kılma cilvegahı can-u dil,
Alem-i ervaha ir gör ta sırrı, sirr vakti
Aşıka zahid gözüyle eylem hergiz nazar,
Alim ve dana ile bir görme tifl-i ebcedi
Ateş-i tevhidi her kim yaktı kanunu dile
Hakkı'ya envar-i Hak'kiyle pür oldu merkadi... (1137)

Son mısraları irtihal tarihlerini gösteriyor.Halbuki bu kitap Üsküdar' da bulundukları zaman (1134) senesinde yazılmıştır. Kendi el yazıları ile kütüphanelerinde mevcuttur.Vefatlarından üç sene evvel ima ile değil açıkça keşfen vefat tarihlerini bildirmişlerdir.Halen kabrinin başucundaki yazı da aynı beyitleri ihtiva etmektedir.

İSMAİL   HAKKI  BURSEVİ (K.S.) 'in  SİLSİLESİ

Yirmi Birinci Sahib-i Tarikat-ı Celvetiyye olan İSMAİL HAKKI BURSEVİ (K.S.) tarikat-ı aliyye-i celvetiyenin sahibi ve müceddididir. Eserlerinde Hazret-i Üftade'den(k.s) merci-i tarikatımız diye bahis buyurmaktadır.

İSMAİL HAKKI (k.s.) usul-ü zikir ve tarikatı Şeyh Seyyid Osman Fazl-ı İlahi Atpazari(k.s.)'den almıştır. O da Zakirzade Abdullah Efendi(k.s.)'den, O da Şeyh Dizdarzade Ahmet Efendi(k.s.) O da Şeyh Mahmud el-Hüdayi(k.s.)'den.O da Şeyh Muhammed Üftade(k.s.)'den.O da Şeyh Hıdır dede el-Mukad(k.s.)'den, O da Şeyh Hacı Bayram-ı Veli Ankaravi(k.s.)'den, O da Şeyh Hamid-i Veli Aksarayi(k.s.)'den, O da Şeyh İbrahim Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh Hace Ali Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh Sadruddin Musa Erdebili(k.s.)'den, O da Şeyh Safiyuddin Ebu İshak Erdebili(k.s.)'den, o da Şeyh İbrahim Zahid-i Geylani(k.s.)'den, O da Şeyh Cemalüddin Tebrizi(k.s.)'den, O da Şeyh Şihabu'ddin Muhammed Tebrizi(k.s.)'den, O da Şeyh Rüknüddin Muhammed el-Buhari(k.s.)'den, O da Şeyh Kutbuddin Ebheri(k.s.)'den, O da Şeyh Ebu'n-Necip Ziyaüddin Abdülkadir Muhammed es-Sühreverdi(k.s.)'den, O da Şeyh Ömer Bekri(k.s.)'den, O da Şeyh Vasiyyüddin el-Kadi(k.s.)'den, O da Şeyh Muhammed Dineveri(k.s.)'den, O da Şeyh Cüneyd-i Bağdadi(k.s.)'den, O da Şeyh Seriyyü's-Sakati(k.s.)'den, O da Şeyh Ma'ruf-i Kerhi(k.s.)'den, O da Şeyh Davud et-Tai(k.s.)'den, O da Şeyh Habib-i Acemi(k.s.)'den, O da Şeyh Hz. Hasan-ı Basri(r.a.)'dan, O da Emirü'l-Mü'minin Hz. İmam Ali (r.a.)'dan, O da Habib-i Kibriya ve Sultan-ı Enbiya MUHAMMED MUSTAFA Sallallahu Aleyhi ve sellem Efendimizden almışlardır.ALLAH Teala sırlarını takdis etsin ve bizi onların feyiz ve bereketleriyle faydalandırsın, Amin.

İsmail Hakkı Bursevi (K.S.)'in  Yazdığı Eserler:

Kaleme aldıkları 136 kadar eseri vardır. Bunların çoğunluğu  tasavvufla ilgilidir. Bir haylisi ise varidat nev'indendir.
Divan-ı İsmail Hakkı  bin beytin üstünde bir hacme sahibdir.

 
 
   
Bugün 49 ziyaretçi (67 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol